Forumlar * OSManLi TaRiHi
Osmanlı’nın Kuruluş Dönemi (1299-1453)
*Admin25.9.2025 21:50
Türk tarihinin gördüğü en dominant güç kimdir? Tarihi, askeri başarılarla dolu olan Türk tarihi için bu “güç” kriterini karşılayan pek çok Türk devleti vardır ancak bunlardan hiçbiri Osmanlı İmparatorluğu kadar organize ve istikrarlı bir yapıya sahip olamamıştır. Bu serimizde bu büyük gücün kuruluşundan, yerini Türkiye Cumhuriyeti’ne bıraktığı güne kadar Osmanlı İmparatorluğu’nu inceleyeceğiz. Elbette daha ilk yazıdan belirtmek gerekir ki hakkında Halil İnalcık, İlber Ortaylı ve daha nice tarihçilerin ciltler dolusu kitap yazdığı ve daha en az bir bu kadar daha kitap yazılabilecek bir imparatorluğun her detayını bu yazılarımıza yerleştirmek mümkün olmayacaktır. Yine de bu seride Osmanlı hakkında bir başlangıç bilgisi vererek detaylı bir özet çizmek isteriz. Hadi gelin başlayalım!
Osmanlı Öncesi Anadolu
Osmanlı’dan önce Anadolu Selçuklu Devleti, Bizans İmparatorluğu’nun yanı sıra Moğol İmparatorluğu’nun da baskısı altındaydı. Moğolların etkisiyle Selçuklu zayıflamış, Bizans’ın entrika ve darbeleriyle de zamanla dağılmıştır. Bunun sonucunda Anadolu’da pek çok küçük beylik ortaya çıkmıştır. Bu beylikler, Anadolu’nun çeşitli bölgelerini kontrol ediyorlardı. Osmanlı Beyliği de bu beyliklerden biridir. Osmanlı’nın kurulduğu bölge olan Bithynia (günümüz Bilecik ve Bursa civarı), Bizans İmparatorluğu ile Selçuklular arasında kalan stratejik bir bölgeydi. Bu bölgedeki Bizans’ın askeri zayıflığı ve yaşanan karmaşa, Osmanlı Beyliği’nin yükselişi için uygun bir zemin hazırladı.

osmanli 2

Yukarıda haritada gördüğünüz kırmızı bölgede örgütlenen Osmanoğulları, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk halidir. Bu beyliğin kurucusu olan Osman Bey, Oğuzların Kayı boyundan gelmekteydi. Osman Bey, babası Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra 1281 yılında beyliğin başına geçti. Beyliğin merkezi, bugünkü Bilecik ve Söğüt civarıydı. Osman Bey, Bizans sınırında küçük bir beylik olarak varlığını sürdürdü ancak bu süreçte Bizans’ın zayıflığı ve kendi askeri yetenekleri sayesinde topraklarını genişletti. Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak genellikle 1299 yılı kabul edilir. İşte böylece 600 yılı aşkın süre yaşayacak devlet kurulmuş oldu! Kurucu olan Osman Bey, 1281 yılından 1326 yılına kadar kendi kurduğu devleti yönetti. Bu dönemde Osmanlı Beyliği, başlangıçta küçük bir uç beyliği olarak varlığını sürdürdü. Yine de, bu süreçte de Osmanlı Devleti’nde kritik kabul edilecek olaylar oldu.

Bu olaylardan ilki 1302 yılında gerçekleşen Bafeus Savaşı’dır. Bu savaşta Osman Bey, Bizans İmparatorluğu’na karşı önemli bir zafer kazandı. Bu zafer, Bizans’ın bölgedeki otoritesinin ciddi şekilde zayıfladığını ve Osmanlı’nın güçlendiğini göstermiş oldu. Yani Osman Bey döneminde devlet yeni kurulmasına rağmen karşısındaki en büyük tehdit olan Bizans İmparatorluğu’na karşı galibiyet alabilmişti. Elbette bu zaferler zaman geçtikçe artacaktı.

Devlet Kuruluyor
1326 yılında Osman Bey’in ölmesiyle beraber oğlu Orhan Bey başa geçmişti. Orhan Bey’in hükümdarlık dönemi, beyliğin bir devlete dönüşmesinde önemli bir dönemdir. Orhan Bey, babasından devraldığı mirası genişletti, hem Anadolu’da hem de Rumeli’de toprak kazanımlarına imza attı. Osmanlı Beyliği’nin Bizans İmparatorluğu’na karşı yürüttüğü fetih hareketlerinin en önemli adımlarından biri Bursa’nın fethi olmuştu. 1326 yılında, Orhan Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Bizans İmparatorluğu’nun elinde olan Bursa’yı kuşatarak ele geçirdi. Bu fetihle Osmanlı Devleti, kendisine kalıcı ve stratejik bir başkent edinmiş oldu. Bursa, Osmanlıların siyasi ve ekonomik merkezi haline geldi. Şehirde birçok cami, medrese ve külliye inşa edilerek önemli bir kültür ve ticaret merkezi yapıldı. Bursa’nın fethi, aynı zamanda Osmanlı’nın Bizans’a karşı üstünlük sağlamaya başladığı bir dönüm noktasıydı.

osmanli 4
Osman Bey
Bursa’nın fethinden sonra yine Orhan Bey döneminde İznik’in ve İzmit’in fethedilmesiyle beraber devletin toprakları genişlemişti. Aynı zamanda Gelibolu’nun fethiyle beraber Osmanlı artık Rumeli’ye de adım atmış oldu.

Orhan Bey, bu zaferlerin sürekliliğini sağlamak ve devleti kurmak için iki ana adım atmıştı. Bunlardan ilki; ilk düzenli ordu olan Yaya ve Müsellem’in kurulması oldu. Buna ek olarak, Orhan Bey, ilk Osmanlı parasını da bastırarak hem ekonomiyi güçlendirmiş hem de kurduğu devleti meşrulaştırmıştır.

Orhan Bey, aynı zamanda diğer beyliklerle Osmanlı Devleti’ni birleştirmeyi amaçlıyordu. Zamanla bu amacı sonuç verdi ve 1345 yılında Anadolu’daki önemli Türk beyliklerinden biri olan Karesioğulları Beyliği, Orhan Bey döneminde Osmanlı Devleti’ne katıldı. Bu katılım, Osmanlı’nın Anadolu’daki siyasi birliğini pekiştirmesine ve denizcilik faaliyetlerine girişmesine olanak tanıdı. Karesioğulları, Osmanlı’ya güçlü bir donanma kazandırarak Osmanlı’nın deniz gücünü geliştirdi. Ayrıca bu olay, Osmanlı’nın Rumeli’ye geçişinde önemli rol oynayan Süleyman Paşa gibi yetenekli komutanların Osmanlı ordusuna katılmasını sağladı.

Balkan Fatihi: 1. Murad
Devleti 36 yıl boyunca yönetmiş olan Orhan Bey, 1362 yılında öldü. Böylece tahtın başına Osmanlı’yı Balkanlara taşıyacak olan 1. Murad geçmiş oldu. Tahta geçtiği dönemde, yeni fethedilen Edirne’yi ülkenin başkenti yaptı. Bu aslında yeni padişahın, ilgisinin nerede olduğunu gösterme şekliydi. Artık Osmanlı, Bizans ve Bulgar Krallıkları ile karşı karşıyaydı. 1. Murad’ın Balkanlarda faaliyet göstermesinden sonra Hristiyan Avrupa’da huzursuzluk başladı. Bizans’ın çağrılarının da olmasıyla beraber Hristiyan kuvvetler bir araya gelerek bir Haçlı ordusu oluşturdu. Bu güçlerin amacı, Osmanlı’nın Balkanlar’daki fetihlerini durdurmaktı. Bu şekilde, Sırpsındığı Savaşı 1364 yılında gerçekleşti. Bu savaşta Haçlı ordusu ile Osmanlı kuvvetleri karşı karşıya gelecekti.

osmanli 5
I. Murad
Sırpsındığı Savaşı, I. Murad’ın liderliğindeki Osmanlı ordusu ile Haçlı ordusu arasında yoğun çatışmalarla başladı. Osmanlı, iyi bir strateji ve disiplinle savaşa gelmişti. I. Murad, düşman güçlerini analiz ederek onlara karşı etkili bir taktik geliştirdi. Osmanlı ordusu, disiplinli birlikleri ve yenilikçi savaş taktikleri ile düşmanının direnişini kırmayı başardı.

Osmanlı, savaş sırasında okçularını ve süvari birliklerini etkili bir şekilde kullanarak düşmanı kuşatmayı başardı. Haçlı ordusunun birlikleri, Osmanlıların beklenmedik saldırıları ve hızlı hareketleri karşısında zayıf düştü. Böylece Sırpsındığı Savaşı kazanıldı ve 1. Murad, tek başına olan bir Osmanlı’nın Haçlı ordusunu bile devirebileceğini gösterdi.

Yine 1. Murad’ın döneminde “Pençik” sistemi adı verilen bir devşirme asker yetiştirme geleneği başladı. Bu sistem daha sonralarında Yeniçeri Ocağı’nın kurulmasına katkı sağlayacaktı.

1.Murad hem stratejik zekası hem de batıya gösterdiği ilgiyle akıllara kazınmıştı. 1. Murad adında birinci olduğu gibi Osmanlı’da başka bir ilke daha konu olacaktı ancak ne bu ilk ne yazık ki mutluluk verici olmayacaktı.

Haçlı Seferi’ni kazanan 1. Murad bir de bu savaşın mimarlarından olan Sırp Krallığı ile 1389’da karşı karşıya geldi. Osmanlı bu savaşı kazansa da 1. Murad, savaş bittikten sonra yaralı bir askerden aldığı hançer darbesiyle savaş meydanında ölmüştür, böylece ilk kez bir padişah savaş meydanında şehit olmuştur.

Yıldırım Gibi!
1.Murad’ın ölümünün ardından 1. Bayezid tahta geçti. Ancak o, isminden çok lakabıyla tanındı: Yıldırım!

Lakabının bu olmasının nedeni Bayezid’in arka arkaya gerçekleştirdiği hızlı ve riskli fetih denemeleriydi.

osmanli 6
Yıldırım Bayezid
Bayezid, 1391’de Anadolu’da Kastamonu seferi yaparken, Eflak güçleri bir anda Tuna Nehri‘ni geçip Karinabad‘a kadar ilerledi. Bunun üzerine I. Bayezid hızla güçlerini Karinabad’a çevirdi ve Eflak ordusuna karşı çıktı. Savaşı, Osmanlı ordusu kazanıp Eflak liderini esir aldı. Bunun sonucunda Eflak, Osmanlı’ya tam teslimiyet sundu.

Bundan yalnızca 2 sene sonra 1393’te Bulgarların başkenti olan Tırnova’yı ele geçirdi. Macar-Bulgar karışık orduları işgaline uğrayan Tuna boyu kaleleri olan Silistre, Niğbolu ve Vidin‘i tekrar Osmanlı egemenliğine aldı. Niğbolu kalesine kapanmış Bulgar Kralı Şişman ve oğlu Aleksander kısa bir kuşatma sonunda, bu kalede I. Bayezid’in eline esir düştüler.

1394’te Selanik ve Yenişehir’i (Mora Yarımadası) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk‘a kadar ilerlediler. Sadece bu gelişmelere bile baktığınızda Bayezid’in gerçekten de yıldırım gibi ilerlemelerini görebilirsiniz.

Elbette, Bayezid’in bu fetihleri yeniden Haçlı güçlerini harekete geçirdi ve yeni bir Haçlı birliği 1396’da Osmanlı ile Niğbolu’da karşı karşıya geldi. Niğbolu Savaşı sonunda Osmanlı yine Haçlı güçlerini mağlup etmiş oldu. Böylece Osmanlı’nın Balkanlardaki gücü net bir şekilde görüldü. Bayezid, aynı yıllarda Anadolu beyliklerini de Osmanlı altında birleştirdi ve böylece Osmanlı hem Anadolu hem de Balkanlarda güç kazandı. Her şey güllük gülistanlık giderken Yıldırım’ın karşısına onu yenebilecek tek güç olan bir diğer Türk gelecekti: Timur.

Timur, güçlerini Asya’ya çevirmek isteyen bir Türk hükümdarıydı. Bu Asya seferi oldukça büyük bir sefer olacaktı ve Timur, herhangi bir devletin kendisine bu sefer sırasında saldırmasını istemiyordu. Bu nedenle, çevresiyle anlaşmalar yapıyordu ancak Bayezid ile bu anlaşmalar gerçekleştirilememiştir. İki padişah arasında hakaret dolu mektuplaşmalar ve iddialaşmalar gerçekleşmişti. Bu da Timur’u, sefer öncesinde Bayezid ile karşı karşıya getirdi.

En nihayetinde Timur Devleti ile Osmanlı Devleti karşı karşıya geldi ve Ankara Savaşı 1402 yılında patlak verdi. Bu savaşı Timur Devleti kazandı ve Yıldırım Bayezid esir düştü. Bayezid, bu esareti kabul etmeyerek yüzüğünden içtiği zehirle intihar etti ve Osmanlı padişahsız kaldı. Normalde, bu padişahsız süreç onun bir oğlunun tahta geçmesiyle son bulurdu ancak öyle olmadı. Ülke, onun oğulları arasında gerçekleşen bir mücadele nedeniyle bugün Fetret Devri olarak bilinen 11 yıllık bir sürecin içine girdi.

Fetret Devri (1402-1413)
Bu yıllar arasında, Bayezid’in oğulları bir taht kavgası sürecine girdi. 4 kardeş, kendilerini destekleyen güçlerini oluşturarak birbirleriyle mücadele içerisindeydi. Bu da devletin 11 yıl boyunca hükümdarsız kalmasına neden oldu.

En nihayetinde, 1. Mehmet veya Çelebi Mehmet, devletin başına geçti ve Fetret Devri böylece sona ermiş oldu. Çelebi, tahta geçtiği gibi, bu 11 yılda bozulan düzeni yerine getirdi ve beylikleri yeniden Osmanlı çevresinde toplamak için çabaladı. Belki de tahtta geçireceği 20 yıla yakın süre Fetret Devri nedeniyle yalnızca 8 sene sürdü ve Çelebi Mehmet 1421 yılında vefat etti ancak yine de bu 8 sene içerisinde Osmanlı’yı dağılma tehlikesinden kurtardı.

Yeniden Kuruluş Dönemi ve Yükselme Dönemi (1421-1453)
Çelebi Mehmet’in ölümünün ardından oğlu II. Murad tahta geçti. O da kendi adını taşıyan 1. Murad’ın izinden giderek odağını Balkanlar’a çevirdi. II. Murad, tahta geçtiğinde devlet, iç ve dış tehditlerle karşı karşıyaydı; ancak o, bu süreci iyi yöneterek zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. İlk olarak, 1422 yılında Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’e düzenlediği seferle İstanbul’u kuşatma girişiminde bulundu, ancak başarılı olamadı. Bunun ardından, Balkanlar’da Sırp, Macar ve diğer Hristiyan devletlere karşı seferler düzenledi ve 1430 yılında Selanik’i fethederek Osmanlı topraklarını genişletti. II. Murad, askeri başarılarının yanı sıra, devlet yönetiminde de önemli reformlar gerçekleştirdi; vergi sistemini düzenleyerek ve askeri disiplini artırarak Osmanlı ordusunun etkinliğini güçlendirdi. 1444 yılında oğlu II. Mehmed’i tahta geçirerek bir süre tahttan çekilse de, 1446’da yeniden tahta çıkarak devletin yönetimini elinde tuttu. II. Murad, döneminin en önemli olaylarından biri olan Varna Savaşı’na (1444) katıldı. Bu savaş, Osmanlı ordusunun Hristiyan güçlerine karşı elde ettiği zaferle sonuçlandı ve II. Murad’ın askeri liderliğini pekiştirdi. Döneminin sonunda, 1451 yılında vefat eden II. Murad, Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlenmesine büyük katkı sağlamış, özellikle II. Mehmed’in İstanbul’u fethetmesine zemin hazırlamıştır.

GeriSistem Bilgisi
chatci.biz © 2025 TURKUAZ
Mail@gmail.com